11 Haziran 2011 Cumartesi

düşerken

edvard munch- two people, the lonely
 yürüyordum durmadan yürüyordum yitik bir an'ın resmini yakalayabilirim diye...olmadı olamadı yitik bir an'ı ararken kendim yitik oldum.şarabın kırmızısında olası en berbat öykünün kahramanı olmak benim payıma düştü..rolüm beklemekti geberene kadar beklemek oysa insan kendi yazgısını kendisini çizer diye öğretmişlerdi bize..saatin tik takları arttıkça artıyor kulağımı tırmalayan bu sese tahammül etmek gittikçe daha da zorlaşıyordu..atılan voltaların beni götürebileceği hiçbir yer yoktu.tekrar tekrar durmadan tekrar eden aynı kahrolası an'a hapsolmuştum.aynı yüzler ,aynı mimikler hüznümü katlayan aynı ihanetler durup beklemek zaman kaybıydı ve benim yürümem gerekiyordu.yürüyüp çıkmam;ağlamaklı iç çekişlere zaman yoktu kaybetsemde simurg misali yeniden dirilebilmek için,umutsuz da olsa yürümeye devam etmem gerekiyordu............

akintiyakarsiakintininicinde

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder