9 Ocak 2008 Çarşamba

acz'e dair



TANRININ ÖLÜMÜ (1)


“Şimdiye kadar hiç kimse bana gelip de,”Sen bir aptalsın! Tanrı diye bir şey yok. Birisi tüm bunları sana yutturuyordu.” demedi. Bunun cinayet olduğunu sanmıyorum. Sanırım Tanrı yıllar geçtikçe ve ben onun varlığından vazgeçtikçe öldü ve bu beni hiçte şok etmedi. Belki de din konusundan hiçbir zaman çok fazla etkilenmeyişimdendir. Pazar okuluna gittim ve İsa ve yıldızı ile ilgili hikayeleri sevdim.Çok büyüleyiciydiler ama onlara inanmadım. Çok muğlaktı. Fakat Tanrı başka bir şeydi.O gerçek bir şeydi.Hissedebildiğim bir şeydi.Fakat sadece bazı zamanlarda hissedebiliyordum onu.Geceleri tırnaklarımı,dizlerimi ve dişlerimi temizlemiş olarak temiz çarşafların içine yatar ve Tanrıyla konuşurdum. Şimdi temizim. Hiç bu kadar temiz olmamıştım.Ve hiç daha temiz olmayacağım.Fakat bu din değildi.Bununla ilgili fiziksel olan çok fazla şey vardı. Bir süre sonra Tanrı hissi süre gelmemeye başladı, geceleri bile.Başbakan”Tanrı her şeyi görür ve tüm çocuklarını gözetir”dediğinde, ne demek istedi diye merak etmeye başladım.Fakat eğer Tanrı çocukları olan bir baba ise,o zaman hissettiğim temizlik duygusu Tanrı değildi. Böylece geceleri yatağa girdiğimde temiz olduğumu düşünürdüm…. Uykulu olduğumu . Ve uykuya dalardım. Bu temizlik duygumun bana hissettirdiği neşeyi azaltmadı.Sadece Tanrını orada olmadığını biliyordum.Bazen onu hatırlamayı yararlı bulurdum.Özellikle de önem verdiğim şeyleri kaybettiğimde. Tüm evi nefesim kesilinceye kadar panik içinde arayıp, odanın ortasında durup gözlerimi kapatıp,”Lütfen Tanrım kırmızı kuşaklı mavi şapkamı bulmama yardım et “derdim. Genellikle işe yarardı. Bu beni Tanrının tüm çocuklarını eşit olarak sevdiğini fakat benim mavi şapkamla vakit harcarken, diğerlerinin anne ve babalarını sonsuza kadar kaybetmelerine göz yumduğu gerçeğini anlamaya başlayana kadar tatmin etti.Şunu anlamaya başladım ki aslında onun insanların ölmeleriyle yada şapkalarıyla pek de ilgisi yoktu.Bunlar O istese de istemese de oluyordu. O cennette duruyor ve tüm bunlar olmuyormuş gibi davranıyordu. Tanrının niçin bu kadar faydasız olduğunu biraz olsun merak ediyordum.Ona sahip olmak zaman kaybı gibiydi.Hiç kimseden yardım almadan gerçeği bulmuş olmaktan gurur duyuyordum.Diğerlerinin bunu fark edememiş olması beni şaşkına çeviriyordu.Tanrı gitmişti.Niçin bunu göremediler? Bu hala beni şaşkına çeviriyor.”

Frances Farmer,Tanrının Ölümü, West Seattle Chinook,1931