yürüyen adam
alnı yukarda
kırmızı boyun atkısı rüzgarda
yürüyor.
yürüyor adım adım
yürüyor ağır ağır
yürüyor...
rüzgar deniz gibi köpürüyor
esiyor deniz rüzgar gibi
akıyor iki yandan ışıklar
düşen yıldızlar gibi
sesler geliyor derinden
kalbin uzak sahillerinden:
- nereye gidiyorsun yavrum benim nereye?
dön sevgilim, dön kardeşim,
dön evimin erkeği, dön geriye...
yürüyor o
ıslıkla kızgın bir ölüm marşı çalarak
yürüyor o
gövdesi bir gemi gibi yükselerek, alçalarak.
yürüyor adım adım
yürüyor ağır ağır
yürüyor...
kim bilir
belki bir daha sokmayacak parmaklarını
dizi dibinde dikiş diken kardeşlerinin sarı saçlarına,
ve belki bir daha altında yatıp
güneşe giden yeşil bir yola bakar gibi
bakmayacak gürgen ağaçlarına...
yürüyor o, yürüyor.
açık geniş adımlarla arşınlıyor yolları.
ağır iki balyoz gibi sallanıyor kolları.
kıllı göğsü bir kalkan gibi kabarık...
işitmiyor artık
hep aynı tahta masanın başında akşamlayan
hasta topal dostların
kalbe karanfil ruhu gibi damlayan
sözlerini.
çıplak
iki bıçak
gibi çekmiş yüzünde gözlerini
yürüyor düşmana doğru.
yürüyor adım adım
yürüyor ağır ağır
yürüyor...
nazım hikmet
Great poem, Ozymandias. I wish I could read your blog.
YanıtlaSil